Bugün, 5 Aralık…
Bugün, 5 Aralık…
Dünyanın pek çok ülkesinden önce 5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren yasanın kabulünün yıl dönümü…
Fransa 1944'te, Japonya ve İtalya 1945'te, Yunanistan 1952'de, Belçika 1960'ta, o çok çağdaş bilinen İsviçre mesela 1974'te tanımış bu hakkı kadınlarına...
Bugün, 5 Aralık…
Dünya Kadın Hakları Günü’nü gururla kutladığımız gün…
*****
Önce bu hak nasıl elde edildi, kısaca hatırlayalım:
ATATÜRK’ün önderliğinde yapılan çalışmalar neticesinde; 3 Nisan 1930 gün ve 1580 Sayılı Kanun ile Türk kadınına belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı, 26 Ekim 1933 gün ve 2349 Sayılı Kanun ile ise Türk kadınına Köy ihtiyar Heyetlerine ve Muhtarlığa seçme ve seçilme hakkı tanınır.
Yerel seçimler için alınacak haklar tamamdır ama genel seçimler için kadınların hakları sorunu hâlâ çözülmemiştir. 1934’te Mustafa Kemâl ile o zaman Başbakan olan İsmet İnönü, yine her önemli olay öncesinde yaptıkları gibi bütün gece çalışırlar. Şafakla birlikte ATATÜRK, Afet İnan’ı uyandırır.
İsmet İnönü'yle birlikte, Afet İnan’ın kendisini beklemekte olduğu kitaplığa giren ATATÜRK; O’na şöyle der: İnönü’nün elini öp ve teşekkür et.
Şaşıran Afet İnan nedenini sorunca, Gazi şöyle açıklar: Beklediğin – beklediğimiz, inandığın – inandığımız şeyi; Türk kadınına aynı erkekler gibi her türlü seçime katılma ve seçilme hakkını sağlayacak yasayı Hükümet, Büyük Millet Meclisi’ne teklif edecek.
Bu gelişme üzerine Anayasa değişiklik teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulur. Böylece; 5 Aralık 1934’te, Anayasa’nın 10. ve 11. maddeleri değiştirilerek her Türk kadınına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verilir.
Yapılması gereken yapılmıştır.
Olması gereken olmuştur.
Mutludur ATATÜRK, gururludur.
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinde en büyük rolü oynayan ATATÜRK, bu konuda şöyle der:
“Bu karar Türk kadınına toplumsal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak gerekecektir. Türk kadını evdeki uygar yerini yetkili bir şekilde doldurmuş, iş hayatının her safhasında başarılar göstermiştir. Siyasal hayatta, belediye seçimlerinde deneyim kazanan Türk kadını; bu kez de milletvekili seçmek ve seçilmek suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Uygar ülkelerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatla kullanacaktır.”
Saygı ve minnetle…



