Demokrat Parti’den sağlık sektöründe sessiz istifa uyarısı

Demokrat Parti’den sağlık sektöründe sessiz istifa uyarısı bozyazigazetesi.com

Demokrat Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş TBMM’de düzenlediği basın toplantısında doktorların çalışma koşulları ve ücret adaletsizliği nedeniyle yurtdışına gitmeyi tercih ettiklerini belirterek, “Kalan doktorlarımız ise, sessiz istifa olarak tanımlanabilecek bir süreçtedirler” dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere iktidar tarafından itibarsızlaştırılmaları nedeniyle doktorların memnuniyetsizliklerinin arttığını belirten Altıntaş, yoğun çalışma koşulları ve düşük ücretler nedeniyle performanslarının düştüğünü ve “sessiz istifa” eğiliminin hız kazandığını vurguladı.

Demokrat Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş düzenlediği basın toplantısında ayrıca Akbelen’deki katliama değinerek şunları kaydetti:

“Tabiat, kendisine ihanet edeni affetmez”

“Ortadaki problem, sadece ağaçların kesilmesi, santral kurulması meselesi değildir. İnsanlar Akbelen’de geleceklerine sahip çıkıyorlar. Dün Kazdağları’nda, Cerattepe’de de insanlar ekmeğine, toprağına, suyuna sahip çıkarken, aslında geleceklerine sahip çıkma çabasını ortaya koyuyorlardı.

Oysa iktidar, sadece kendilerine değil, çocuklarına ve milletimizin yarınlarına yaşanabilir bir gelecek bırakmak için mücadele eden bu insanları dinleyip anlamak yerine, olaya taraf olanlara bizden mi değil mi diye bakıp tavır alıyor. Eğer halkın talepleri kendi düşüncelerine uygun değilse, itiraz edenleri terörist, Vandal, ya da dış güçler, istemezükçüler diye tarif edip, güvenlik güçleri ile halkı karşı karşıya getiriyorlar. Göz yaşartıcı gazlar, TOMA’lar, kalkanlar halkın önüne çıkıyor. Barikat kurup halkı copluyorlar.

Biliniz ki tabiat, kendisine ihanet edeni affetmez. Yaş kesen baş keser. Denizlerimiz, ırmaklarımız, göllerimiz zehir saçıyor, toprak kirlenmiş. Gölgesinde oturacak bir ağaç, avucumuzu dayayıp su içecek bir pınar, nefes alacak hava kalmamış. Ama fütursuzca tahribat devam ediyor.

“Satın efendiler satın, bu han-ı yağma sizin”

Akbelen, bir gerçeği ortaya koyuyor. Muğla’da talan edilmemiş bir koy, bir deniz kenarı, kumsal, ova, dağ, zeytinlik kalmamış. Her şey talan ediliyor. Yer sarsılıyor, gök ağlıyor. Satın efendiler satın, bu han-ı yağma sizin.

 

Talan durmuyor. Özelleştirme idaresi başkanlığı yine, bu defa Belçika’dan, Arnavutluk’tan, Makedonya’dan daha büyük yüz ölçüme sahip topraklarımızı satışa çıkartmış. Bu arazilerin bulunduğu şehirlerin arasında Muğla, Bursa, İstanbul ve başkaları var. Yeraltı zenginliklerimizi elbette ekonomiye kazandırmalıyız.

“Zengin kaynaklarımızın fakir bekçileri olma çabasında değiliz”

9. Cumhurbaşkanımız Sn. Süleyman Demirel’in dediği gibi, zengin kaynaklarımızın fakir bekçileri olma çabasında değiliz. Ama bunu yaparken, insanı, insan hayatını, çevreyi göz ardı edemeyiz. Gelin yeni bir maden kanunu çıkartalım. Halk bilsin, kime kaç liraya veriliyor bu yeraltı kaynakları. İhaleler, ruhsatlar tartışmadan uzak ve şeffaf olsun.

Evinden, yurdundan, bağından, bahçesinden atılan insan, şeffaf düzenlemeler sayesinde geleceğinden emin olsun, devletine güvensin. Netice itibariyle, Muğla’daki 3 santral kapatılabilir. Bunları kapatmak, enerji sıkıntısı ve işsizliğe sebep olmaz. Zaten bu santraller ekonomik ömrünü tamamlamış durumdadır.

Enerji ihtiyacını karşılamak için diğer santrallerin atıl kapasiteleri kullanılabilir, yenilenebilir enerji altyapıları devreye alınabilir. Ayrıca, ekonomimize hâkim olan dev firmalar, santrallerdeki işçileri istihdam edebilir. Biz Demokrat Parti olarak, sorunu derinleştiren değil, çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirilerek, Akbelen’deki sorunun çözülebileceğine inanıyoruz.

“MHRS randevularındaki sıkışıklık azaltılmalıdır”

Yüzlerce, binlerce doktorumuz, çalışma koşulları ve ücret adaletsizliği nedeniyle, ayrıca Sayın Erdoğan başta olmak üzere iktidarın kendilerini itibarsızlaştırması nedeniyle ülkemizi terk etmiştir. Bu süreç maalesef devam etmektedir. Kalan doktorlarımız ise, sessiz istifa olarak tanımlanabilecek bir süreçtedirler. Yani doktorlar, yoğun çalışma koşulları ve düşük ücretler nedeniyle, düşük performans sergilemektedirler.

Merkezi Hastane Randevu Sistemi üzerinden oluşturulan randevuların sıklığı nedeniyle nefes bile alamayan doktorlarımız, hastalarla yeterince ilgilenememektedir. MHRS randevularındaki sıkışıklık azaltılmalı, sistem yeniden düzenlenerek hastaların birinci ve ikinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlardan daha verimli faydalanmaları sağlanmalı, böylelikle doktorlarımızın iş yükleri arasında bir denge oluşturulmalıdır. Bir doktor kolay yetişmiyor. Yaşamının en değerli otuz yılını, gençliğinin en değerli günlerini dirsek çürüterek geçiriyor. Ülkenin bunca emek sonucu yetişen değerli evlatlarını, değerlerini kaybetmeyelim, sahip çıkalım.”