Baha Sadık Akıner

Baha Sadık Akıner

'DÜNYAYA DOYMAK OLMUYOR, MEMET; DOYMAK OLMUYOR…'


16 Şubat 1926’da, İstanbul Erenköy’de, dedesi Mehmet Ali Paşa’nın köşkünde doğdu. Nâzım Hikmet’in üvey, Piraye’nin oğlu. Memet Fuat, 99 yaşında…

*****

Tam adı Mehmet Fuat Engin Bengü...

Doğduğunda göbeğini kesen ebe O’na "Memet", dedesi ise Paris’e sürgüne gönderilen kardeşi Fuat Paşa'nın adını verdi. 

Babası Vedat Örfi Fransızca bilen, piyano çalan, roman ve oyunlar kaleme alan bir sanat eleştirmeni; annesi Piraye Hanım. 

Memet Fuat’ın Suzan adında bir de ablası vardır. Babası o doğmadan yurt dışına gitmiş ve bir daha dönmediği için Piraye Hanım, Memet Fuat 6 yaşında iken, Vedat Örfi’den boşanmıştır. Daha sonra Piraye Hanım, 13 Eylül 1932 tarihinde Nâzım Hikmet ile evlenir. Ve Nâzım Hikmet, Piraye, Memet Fuat birlikte yaşarlar…

Bugünkü konuğumuz Memet Fuat…

Eleştirmen, yazar, yayıncı ve eğitimci, voleybola katkıları ile tanınan bir spor adamı aynı zamanda…

*****

Mehmet Fuat, öğrenime 1932-1933 döneminde, Kızıltoprak’taki özel bir ilkokulda başladı. İkinci sınıfa geçince Erenköy'deki 38. İlkokul’a aktarıldı. Dördüncü sınıfı Mason Derneği'nin Millî Eğitim tarafından kullanılan binasında, Beyoğlu 13. İlkokul'da okudu. Ertesi yıl İsmet İnönü İlkokulu’na aktarılan Memet Fuat, tekrar Erenköy'deki 38. İlkokul’a kayıt yaparak ilköğrenimini tamamladı…

1937-1938 öğrenim döneminde, Nâzım Hikmet tarafından Robert Kolej’e yazdırıldı. Nâzım Hikmet’in yargılanıp 28 yıl cezaya çarptırılması üzerine tekrar dedesinin yanına dönen Mehmet Fuat, ortaokulu Fenerbahçe Stadı'nın bitişiğindeki Kadıköy 1. Orta’da okudu. Memet Fuat’ın en başarılı olduğu dersler matematik ile Türkçe idi. 

Altıncı sınıftayken öğretmeni şair Halide Nusret Zorlutuna'yı çok sevdi ve dersini ilgiyle takip etti. Bu yıllarda Fenerbahçe Stadı'nı, Kadıköy 1. Orta'da geçirdiği ikinci okulu gibi gördü. Spora düşkünlüğü, özellikle futbol sevgisi bu yıllarda başladı. 

Annesi Piraye Hanım’ın yeniden dil konusunu gündeme getirmesiyle, 1941-1942 öğrenim dönemini Robert Kolej'de hazırlık 3'ü İngilizce öğrenerek geçirdi. Dil derslerinin ortalamasında 100 üzerinden 75'i tutturamadığı için oradan ayrılan Memet Fuat, Erenköy’de bulunan Haydarpaşa Lisesi’ne giderek lise eğitimini burada tamamladı. 

Nâzım Hikmet'in etkisi ile yöneldiği edebiyat alanında Memet Fuat adıyla tanınmaya başlandı. 1946’da ilk kitabını Tuna Baltacıoğlu ile birlikte yayımladı. “Aşk ve Sümüklü Böcek” adlı kitabın ilk yarısında Baltacıoğlu’nun, ikinci yarısında Memet Fuat’ın öyküleri yer alıyordu. 

Aynı yıl kaydolduğu İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1951 yılında mezun oldu. Üniversite yıllarında Tuna Baltacıoğlu ve Oktay Verel birlikte dergicilik serüvenine başladı. 

Öğrenciliği sırasında Aylık Ansiklopedi’ye makaleler yazdı. Öğretmenlik, çevirmenlik, muhabirlik, inşaatlarda mimar yardımcılığı gibi işlerde çalıştı. 1950 ve 1951 yıllarında Tuna Baltacıoğlu ve Oktay Verel ile birlikte “Memleketimizde ve Dünyada Kitaplar” adlı bir bibliyografya dergisi çıkardı. 

1960’ta kurduğu De Yayınevi'ni yönetti ve aylık edebiyat dergisi Yeni Dergi'yi çıkardı. Bu dergi 1975 yayılına kadar yayın hayatını sürdürdü. 1963 ile 1972 yılları arasında da 10 ciltlik bir önceki yılın şiir, deneme ve öykülerinden seçmelerin yer aldığı “Türk Edebiyatı” adlı yıllıkları hazırlayıp yayımladı. 

*****

Gençliğinde yaşadığı akciğer rahatsızlığı sebebiyle askerliğe başladığı yedek subay okulundan çürük raporuyla çıkarıldı.

Çocukluğundan beri tanıştığı ve Piraye Hanım'ın da akrabası olan İzgen Öksüzcü ile Edebiyat Fakültesindeki arkadaşlıkları evlilikle noktalandı. Bu evlilikten 25 Temmuz 1961'de oğulları Kenan doğdu. 

1980’den 1983’e kadar Yazko Edebiyat dergisini yönetti. 1981’de Adam Yayınevi'nin yerli yayınlarının yönetmenliğini üstlendi ve 1987’de emekli oldu. 1985’te yayımlanmaya başlayan Adam Sanat dergisinin genel yayın yönetmenliği görevini 1999’a kadar sürdürdü. 

*****

Ve spor, en büyük tutkularından…

Küçük yaşlarından itibaren bir spor tutkusu vardı Memet Fuat’ın. Bir semt kulübü olan Altınyurt’ta futbol, masa tenisi, voleybol oynadı. 1972 ile 1980 yılları arasında Voleybol Erkek Milli Takımı'nın antrenörlüğünü yaptı. Ünlü oyuncular yetiştirdi. 

1979 ile 1982 yılları arasında ise Anadolu Hisarı Gençlik ve Spor Akademisi'nde öğretim görevlisi olarak voleybol dersleri verdi. 

*****

Yazılarında daha çok düşünce özgürlüğü, hoşgörü üzerinde duran, çağdaş Türk şiiriyle yakından ilgilenen Memet Fuat, 1969’da dergilerde çıkan denemeleriyle Ataç Eleştiri Armağanı'nı, 1961’de “Düşünceye Saygı” adlı kitabının birinci basımıyla Türk Dil Kurumu Deneme-Eleştiri Ödülü'nü kazandı.
 
“Çağdaşımız Makyavel” adlı kitabıyla 1992 Sedat Simavi Ödülü'nü Gülten Akın’la paylaştı. 1995 yılında Kültür Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü, 1996’da ise Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü Altın Madalyası’nı kazandı. 

*****

Memet Fuat’ın, Nâzım Hikmet’in hayatı ve eserleri hakkında çalışmaları da vardır. Bir konu hep karıştırılır dostlar. Nâzım Hikmet’in bir şiirinde “Oğlum Memet!” diye seslenerek dünyaya tanıttığı kişi Memet Fuat değil eşi Münevver’den olan ve hayatında sadece bir kez Paris’te gördüğü, 15 Ekim 2018 tarihinde, 67 yaşındayken Fransa’da vefat eden ressam Mehmet Nâzım’dır. 

1955 yılında Varna’dan Karadeniz’e bakarken, hem oğluna hem vatanına olan hasretini şöyle kaleme alır Nâzım Hikmet:

“Bir yandan cellâtlar girdi araya,
Bir yandan oyun etti bana,
Bu mendebur yürek.
Nasip olmayacak Memed’im, yavrum;
Seni bir daha görmek…

Biliyorum,
Buğday başağı gibi delikanlı olacaksın.
- Ben de öyleydim gençliğimde;
Kumral, ince, uzun -
Gözlerin ananınkiler gibi kocaman.
Bazen da bir parça bir tuhaf mahzun.
Alnın alabildiğine aydınlık:
Herhalde sesin de olacak,
- Berbattı benimkisi -
Türküler döktüreceksin yanık mı yanık...

Konuşmasını da bileceksin.
- Ben de becerirdim o işi,
sinirlenmediğim zamanlar -
Bal damlayacak dilinden.
Vay, Memet;
Kızların çekeceği var
Senin elinden...

Müşküldür,
Babasız büyütmek erkek evladı.
Ananı üzme oğlum!
Ben güldürmedim yüzünü,
Sen güldür.
Anan,
İpek gibi kuvvetli, ipek gibi yumuşak;
Anan,
Nineliğinde bile güzel olacak…

Onu ilk gördüğüm günkü gibi,
Boğaziçi’nde,
On yedisinde,
Ay ışığı, gün ışığı, can eriği,
Dünya güzeli…

Anan,
Ayrıldık bir sabah,
Buluşmak üzere,
buluşamadık.
Anan,
Anaların en iyisi, en akıllısı;
Yüz yıl yaşar inşallah...

Ölmekten, oğlum korkmuyorum;
Ama ne de olsa
İş arasında bazen,
İrkilip ansızın
Yahut yalnızlığında uyku öncesinin;
Günleri saymak biraz zor…

Dünyaya doymak olmuyor, Memet;
Doymak olmuyor...

Dünyada kiracı gibi değil,
Yazlığına gelmiş gibi de değil,
Yaşa dünyada babanın eviymiş gibi...

Tohuma, toprağa, denize inan.
İnsana hepsinden önce.
Bulutu, makinayı, kitabi sev,
İnsanı hepsinden önce…

Kuruyan dalın,
Sönen yıldızın,
Sakat hayvanın,
Duy kederini;
Ama hepsinden önce de insanın…

Sevindirsin seni cümlesi nimetlerin,
Sevindirsin seni karanlık ve aydınlık,
Sevindirsin seni dört mevsim;
Ama hepsinden önce insan sevindirsin seni…

Memet!
Memleketler içinde bir şirin memlekettir,
Türkiye,
Bizim memleket…

İnsanı da,
Su katılmamışı,
Çalışkandır; ağırbaşlı, yiğittir.
Ama dehşetli fakir…

Çekmiş çekiyor millet.
Lâkin güzel gelecek sonu.
Sen bizim orda halkınla beraber,
Komünizmi kuracaksın;
Gözle görecek, elle tutacaksın onu…

Memet!
Ben dilimden, türkülerimden,
Tuzumdan, ekmeğimden uzakta;
Anana hasret, sana hasret,
Yoldaşlarıma, halkıma hasret öleceğim.
Ama sürgünde değil,
Gurbet ellerde değil,
Öleceğim rüyalarımın memleketinde,
Beyaz şehrinde en güzel günlerimin…

Memet, yavrum!
Seni Türkiye Komünist Partisi’ne,
Emanet ediyorum.
Gidiyorum,
İçim rahat.
Sende daha bir hayli zaman;
Halkımda ölümsüz devam edecek,
Bende tükenen hayat…”

*****

Gelelim yazar dostu İsmet Özel’in Memet Fuat ilgili düşüncelerine: Nesnel eleştiri - öznel eleştiri tarzında bir ayrım yapmayı kendine iş edinmiş bir edebiyat ortamında Memet Fuat, öznel eleştirinin piriydi. Gel gör ki, karşı kutup gibi duran nesnel eleştiri verdiği dişe dokunur ürünlerin kabule değer bir yer edinmesi bakımından birinci derecede Memet Fuat’ın korumasından yararlandı. Arkasına hiçbir resmi anlayışı olmadığı hâlde bir eleştirmen nasıl olmuştu da birilerini koruma derecesine varan saygınlığa kavuşmuştu? Meraka değer bir şey bu… Tekrarına belki bir daha eremeyeceğiz. Benim açıklamam şudur: Sahtelik ve yutturmacılık karşısında Memet Fuat’ın duruşu öyle katiydi ki, işinin erbabı olan her kişi O’nun yanında rahatlık sağladığını fark ediyor ve hakkından fazlasına konmaya çalışan uyanıklar da Memet Fuat’ın kimi kime tercih edişinden tedirginlik duyuyorlardı. Dürüstlüğün sahteciliğe, sahteciliğin dürüstlüğe olan borcunu hatırlattığı için saygındı Memet Fuat. Namuslu olup olmamak, zenci düşmanı olup olmamaktan daha önemliydi onun için. Bir zenci düşmanı da namuslu olmak koşuluyla diyalogu hak ediyordu. 

*****

İsmet Özel’in kendisiyle ilgili ön plana çıkardığı ‘eleştiri’ hakkında bir şeyler söylemek gerekirse: Memet Fuat’a göre eleştirinin iki amacı vardır. Birincisi sanat yapıtını kolay anlaşılır kılmak; okuyucuya, dinleyiciye, izleyiciye yakınlaştırmak ve değerlendirmektir. İkincisi ise, sanatçıya yol göstermektir. Onun estetik kurallarını, ölçütlerini, yöntemlerini saptamaktır. 
Eleştirinin belki de en önemli misyonu; sanat yapıtını ölçmek, değerlendirmek, iyiyi kötüden ayırmaktır. Memet Fuat seçimini hep öznel eleştiri yönteminden yana kullanmıştır…

*****

1990 yılında bir ameliyatta eşi İzgen'i, 1995 yılında da annesi Piraye'yi kaybetti. 1995 yılında ise kendisi solunum yetmezliğinden yoğun bakıma alındı. Yoğun bakım sonrasında öldüğü güne kadar evinde çalışmaya devam etti. Bu sırada yazdığı ve derlediği birçok eseri yayımlandı. 1995’te Kültür Bakanlığı tarafından "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” verildi. 
 
1996 yılında ise Edebiyatçılar Derneği'nin Onur Ödülü’nü kazandı. 1997’de Yaşasın Edebiyat dergisinin yaptığı soruşturmada “Gölgede Kalan Yıllar” başlıklı yapıtı, yılın kitabı seçildi. 

1999'da ikinci kez girdiği yoğun bakımdan çıkar çıkmaz tutmaya başladığı güncesi, ölümünden sonra “Ölünceye Kadar” başlığıyla iki cilt olarak yayımlandı. 

19 Aralık 2002'de akciğer yetmezliğinden yaşamını kaybeden Memet Fuat, Karacaahmet Mezarlığı'nda yatar şimdi ebedi istirahatgâhında. Anısına, bu dünyadaki duruşuna ve muhteşem üretimlerine saygıyla…
 




ARŞİV YAZILAR